|
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
|
Konu |
Yazan |
GöndermeTarihi |
|
| Perş. Ekim 11, 2012 2:53 pm
|
|
| Çarş. Ağus. 03, 2011 5:22 am
|
|
| Paz Tem. 31, 2011 5:04 am
|
|
| C.tesi Tem. 30, 2011 11:57 pm
|
|
| Çarş. Şub. 02, 2011 5:45 pm
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 10:40 am
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 10:34 am
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 10:21 am
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 10:11 am
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 10:03 am
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 9:59 am
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 9:30 am
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 9:27 am
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 9:25 am
|
|
| Ptsi Nis. 13, 2009 9:23 am
|
|
| eski türk edebiyatı -bir gazelin hikayesi | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
erciyesedebiyat Yeni Üye
Mesaj Sayısı : 19 Nerden : kayseri İş/Hobiler : öğrenci Kayıt tarihi : 29/01/09
| Konu: eski türk edebiyatı -bir gazelin hikayesi Salı Şub. 03, 2009 12:31 pm | |
| Sakın terk-i edepten kuy-i Mahbub-i Huda'dır bu Nazar-gah-ı ilahidir makam-ı Mustafa'dır bu
Felekte mah-ı nev Babu's-selam'ın sine-çakidir Bunun kandili cevza matla-ı nur-i ziyadır bu
Habib-i Kibriya'nın habgahıdır fazilette Tefevvuk-kerde-i arş-ı Cenab-ı Kibriya'dır bu
Bu hakin pertevinden oldu deycur-i adem zail Amadan açtı mevcudat çeşmin tutiyadır bu
Muraat-ı edep şartıyla gir Nabi bu dergaha Metaf-i kudsiyandır busegah-ı enbiyadır bu
Bu şiirin hikayesi:
Bu şiirin hikayesi; Şair Nabi, zamanın paşalarından birinin iltifatına mazhar olur ve beraberce hacca giderler. O devirlerde hacca deve ile gidilir. Develerin sırtına yüklenen mahmil ismi verilen, iki kişinin rahatça yolculuk edebileceği bir semer vardır. Nabi ile Paşa da böyle bir deve de yolculuk ederler. Nihayet bir seher vaktinde Medine topraklarına girerler. Nabi, Peygamberin kabrini ziyaret edeceğim diye heyecanlanır, mahmilin öbür tarafında ise Paşa yatmış uyuyor. Bu durum Nabi' yi mütessir eder. 'İki cihan güneşi bulunduğu topraklara geldik. Biraz sonra Medine şehrine gireceğiz. Böyle yatmak hiç münasip olur mu? ' diye düşünür ve bu heyecanla dudaklarından şu mısralar dökülür.
Sakın terk-i edebten kuy-ı mahbub-ı hudadır bu Nazargahı ilahidir, makamı Mustafa' dır bu... Nabi farkında olmayarak bu mısraları birkaç kere tekrarlar. Her tekrar edişte sesi biraz yükselir. Ve nihayet öbür tarafta uyumakta olan Padişah uyanır. -Nabi ne oldu, ne söylüyorsun, der. Nabi de: - Efendim, Peygamberimizin kabr-i sadetlerinin bulunduğu Medine şehrine geldik de, bazı şeyler hatırladım, bunları söyledim. Paşa da Nabi' nin heyecanına katılır. Abdest alıp yay olarak Medine sokaklarında Ravza-i Mutahhara'ya doğru yürürler. Bu esnada kulaklarına bir ses gelir. Durup dinlerler. Gelen ses Mescid-i Nebevi'nin minarelerinden yükseliyor. Sesi dikkatle dinleyince, biraz evvel Nabi' nin söylediği mısraların müezzin tarafından okunduğu anlaşılır. İyice duygulanırlar. Paşa Nabi'ye şöyle seslenir. -Nabi bu hal nedir? Nabi de: -Bilmiyorum, der. Her ikisi de sükût ederler ve beraberce minarenin kapısına girerler. Müezzin minareden inmesini beklerler. Müezzin inince: -O söylediklerin ne idi, onları ne için söyledin, sebebi nedir, diye sorarlar. Fakat müezzin bir türlü söylemez. Ne kadar ısrar ederse de, 'Söylemem, kafamı kesseniz de söylemem! ' deyince: -Ama, der Nabi, Bunları biraz önce ben söyledim. Sana kim söyledi. Bu sefer müezzinin tavrı ve şekli değişir heyecanla: -Senin ismin Nabi mi? der. Evet cevabını alınca müezzin Nabi'nin ellerine, Nabi de müezzinin boynuna sarılır. Bu dehşetli manzarayı seyreden Paşa, dayanamayıp: -Nereden bildin bunun isminin Nabi olduğunu, Allah aşkına söyle, der. Müezzin rüyasını anlatır. -Efendim, akşam abdestli olarak yatmıştım. Biraz evvel Peygamberimizi rüyamda gördüm. Ya müezzin kalk yatma. Benim aşıklarımdan biri benim kabrimi ziyarete geliyor. Şu cümlelerle minareden onu istikbal et, dedi. Ben de hemen kalktım. Abdest aldım. Peygamberimizin iltifatına mazhar olan aşık kimdir diye düşünerek minareye koştum. | |
| | | |ŞehLâ| Admin
Mesaj Sayısı : 232 Nerden : Saturn :) Kayıt tarihi : 20/01/09
| Konu: Geri: eski türk edebiyatı -bir gazelin hikayesi Salı Şub. 03, 2009 7:55 pm | |
| Çok güzel bir şiir ve çok güzel bir hikaye..Günümüz Türçesi ile açıklaması da benden olsun müsaadenle:
Sakın ,saygıyı elden bırakma,burası allah'ın sevgilisi Hz.Muhammed'in mahallesinin bulunduğu yerdir.Hakk'ın tecelli ettiği yer ve Hz.Peygamber'in makamının bulunduğu yerdir.
-Gökyüzündeki hilâl, onun (Hz. Peygamber'in ) Babüsselâm adındaki kapısının göründüğü yerdir. Bunun kandili güneştir,burası ışık ve nurun kaynağı,başladığı yerdir.
-Bu yer, Allah'ın sevgilisinin dinlendiği yerdir.Burası fazilette arş-ı a'lâ'nın daha üstündedir.
-Bu toğrağın parlaklığından yokluk karanlıkları ortadan kalktı. Yaratılmış olan herşey, körlükten bu (mukaddes topraktaki) sürme sayesinde kurtulup gözlerini açtı.
-Ey Nâbî , bu dergâha edebini gözetme şartıyla gir. Burası meleklerin tavaf yeri ve peygamberlerin öptüğü yerdir.... | |
| | | | eski türk edebiyatı -bir gazelin hikayesi | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
|
|
|