iLahiyat Forummum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
Konu Yazan GöndermeTarihi
Perş. Ekim 11, 2012 2:53 pm
Çarş. Ağus. 03, 2011 5:22 am
Paz Tem. 31, 2011 5:04 am
C.tesi Tem. 30, 2011 11:57 pm
Çarş. Şub. 02, 2011 5:45 pm
Ptsi Nis. 13, 2009 10:40 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:34 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:21 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:11 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:03 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:59 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:30 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:27 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:25 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:23 am

 

 Kılık-Kıyafet Âdabı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lâ-yefna
Yeni Üye
Yeni Üye
Lâ-yefna


Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 07/02/09

Kılık-Kıyafet Âdabı Empty
MesajKonu: Kılık-Kıyafet Âdabı   Kılık-Kıyafet Âdabı EmptyPtsi Nis. 13, 2009 9:23 am

İslâmiyet, insanı diğer canlılardan ayıran temel vasıflardan birisi olan "giyinme" ile ilgili de temel âdap kaidelerini tespit etmiştir.
Cenâb-ı Hak, elbise giyme ve güzel giyinmeyle ilgili meâlen şöyle buyurmaktadır: "Ey Âdemoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbiseler indirdik. Takva elbisesi ise daha hayırlıdır. İşte bunlar Allah'ın âyetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi)" (A'râf sûresi/26)
"Ey Âdemoğulları! Her mescide gidişinizde ziynetinizi alın..." (Araf/31)
Müfessirlerin beyanına göre "ziynetten maksat, güzel ve temiz elbiselerdir.
Elbisede aranılacak şartlar
Bu âyet-i kerimelerin ışığında "İslâmî bir elbise"nin temel vasıflarına bakalım:
1. Elbise örtücü olacaktır. Avret yerlerini örtmeyen elbise, yahut örtse de çok dar yâ da çok ince olması hasebiyle vücudun kalıbını belirten, yâ da tenini gösteren elbise İslâmî değildir.
2. Elbise helâl olacaktır. Erkekler için ipek giymek haramdır. Bu hususla ilgili Hz. Ali (r.a.) şöyle rivayet etmektedir: "Resûlullah'ın (s.a.v.) sağ eline ipek, sol eline de altın aldığını gördüm ve daha sonra şöyle söylediğini işittim: "Bu ikisi ümmetimin erkeklerine haramdır." (Ebû Dâvud, Libas: 11)
3. Elbise güzel olacak, giyene yakışacaktır. Yâni çok dar, çok bol, çok kısa, çok uzun ve pejmürde bir şekilde olmayacaktır. Kısaca "Eşref-i mahlukat" ve "yeryüzünün halifesi" oluşu vasıflarına uygun olacaktır.
4. Temiz olacaktır.

İslâmda kılık-kıyafet

Elbisede aranılacak temel şart; soğuktan koruyucu olması, sıcak iklimlerde vücudu rahatlatıcı olmasıdır. Kumaşın cinsi, rengi, deseni, şekli (modeli) ülkelere ve şahısların zevkine göre değişebilir.
İslâm'da kılık-kıyafet denilince, 1. Kadınlar 2. Âlimler için belli bir ölçü ve mecburiyet getirilmiştir. Onun ötesinde millete mecburiyet yoktur. Ancak Gayr-ı Müslimleri taklit niyetiyle giyinilmesi haramdır.
Erkekler için bir diğer ölçü; karşı cinsi tahrik edecek giyeceklerden kaçınmaktır. Meselâ kısa kollu gömlek, kadınların görebileceği yerde caiz görülmezken, kadınların görmediği yerler için caiz görülmüştür.
Müslüman hanımların ve âlimlerin giyim-kuşam şekilleri bellidir.
Müslüman hanımların kıyafeti 350 bin tefsirde belirtilmiş, müçtehidler, fâkihler, konunun mütehassısları o kıyafetin ne olduğunu âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin ışığında ortaya koymuşlardır.
Cenâb-ı Hak meâlen şöyle buyurmaktadır: "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu onların hür ve iffetli hanımlar olarak tanınmaları ve eziyete uğramamaları için daha uygundur. Allah ise çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir." (Ahzab/59)
İşte bu âyet-i kerîmeyi tefsir eden müfessirler; bu kıyafetin, tanınmayı önleyecek, bütün elbiseyi ve vücut hatlarını baştan ayağa örten, —sahabelerin tarifine göre— yalnızca bir gözü veya iki gözü açıkta bırakan bir kıyafettir.
Müslüman hanım evde, kocasının ve diğer mahremlerinin yanında (babası, kardeşi, oğulları) en güzel kıyafeti giyebilir. Bu caizdir. Ancak dışarıda kesinlikle dikkat çekmeyecek, ilgi uyandırmayacak bir kıyafet içerisinde olacaktır.
Tesettürle ilgili âyet-i kerimeler, alıştıra alıştıra nazil olmuştur. İlk önce, Müslüman hanımların başörtülerini yakalarının üzerine salıvermeleri emredilmiş; daha sonra Ahzab sûresinin 59. Âyetinde emir buyurulduğu üzere, tepeden tırnağa örten bir giyecek şekli emrolunmuş; ondan sonra da hicab âyetinin nazil oluşundan sonra Peygamber Efendimizin (s.a.v.) hanımlarını hiçbir erkek, çarşafla dahi görmemişlerdir. Sahabe hanımlar da Ezvâc-ı tahiratı kendilerine örnek almışlar, nâmahremle hicapsız görüşmemişlerdir. Yâni yabancı bir erkekle konuşurken arada mutlaka bir engel (kapı, perde, duvar) olmuştur.

Temel ölçüler
Hanımların kıyafetine dair temel ölçülerinden de bu şekilde bahsettikten sonra, şimdi de erkek kıyafetinde temel ölçülerin ne olduğuna bakalım:
* Kadınların erkek elbisesi giymesi caiz olmadığı gibi, erkeklerin kadın kıyafetini giymesi de caiz değildir. Yâni erkek erkek gibi, kadın da kadın gibi giyinecektir. Bu hususta son yıllardaki karmakarışıklık, fıtrattan sapmadır.
Hz. İbni Abbas'ın (r.a.) rivayetine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususta şöyle buyurmuştur: "Allah lanet etsin, kadınlardan erkek kılığına, erkeklerden de kadın kılığına girene." (Ramûz, c.2/347-10)
* Kıyafetler kibre sevk edici olmamalıdır. Övünmek için, gösteriş için elbise giymek; elbisenin şeklini kibri hatırlatacak şekilde yapmak caiz değildir.
Ebû Hüreyre (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) bu hususta şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Kıyamet günü Allah, izarını gururlu ve kibirli bir şekilde sarkıtan kimselere rahmet nazarıyla bakmaz." (Tergib ve Terhib, c.4/289)
* Bir insan fakir olabilir., Elbisesi yamalı olabilir. Bu gayet normaldir. Ayıplanacak husus, bu durumun ayıplanmasıdır. Bu hususta Hz. Ömer'in (r.a.) durumu hatırlanmalıdır. Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: "Ömer radıyallahu anh, Emîrü'l mü'minin iken gözümle gördüm omuzları arasına üst üste üç yama vurmuştu."
Bir devlet başkanının bu şekilde yamalıklı elbise giymesi yadırganabilir. Peki bunun sebebi neydi? Hz. Ömer'in oğlu Abdullah (r.a.) anlatıyor: "Ömer radıyallau anh, hem kendini, hem çocuklarını kendisi besliyordu. Yazın da uzun ve boydan boya kaftan giyerdi. Çok kere elbisesi yırtılırdı da, zamanı gelmediği için yenisini almaz, ancak eskisini yamardı. Beytü'l-mal'in zengin olduğu yıldaki elbisesi, önceki yıla nisbetle daha düşüktü. Bu sebeple kızı Hafsa bu hususta kendisiyle konuştu. O ise: "Ben Müslümanların malından ancak ihtiyaca göre giyinebilirim. Yamalı elbise benim işimi görür," diye cevap verdi." (Hayâtü's Sahabe, c.2/435)

Güzel giyinmek
Hz. Ömer (r.a.) bu şekilde davranarak hem bütün idarecilere, hem de ümmete örnek oluyordu. O devlet memuru olduğu için, halka ait olan hazineden harcama yaparken bu şekilde titizlik gösteriyordu.
İslâmiyet, imkanı olanlar için israfa kaçmadan "güzel giyinmeyi" de teşvik etmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Güzelce giyinip kuşanasınız. Kılık kıyafetinizi düzeltiniz. Ta ki insanlar arasında siyah üzerindeki beyaz gibi seçkin görünesiniz."
Allahu Teâlâ, verdiği nimetlerin eserini kulu üzerinde görmeyi sever. Bu bakımdan zengin insanların, israfa girmeden güzel elbiseler giymeleri gerekir. Böylece onun zengin olduğu bilinir, ihtiyaç sahipleri kendisine müracaat eder. Tabii aslolan; zenginin alçakgönüllü olması, bu zenginliğin kendisine Allah'ın bir lütfü olduğunu bilmesi ve muhtaçların kendisine gelmesini beklemeden, onları bizzat kendisinin aramasıdır.
İmkanı olduğu halde pejmürde bir şekilde giyinmek doğru değildir. Bu hususla ilgili ibret verisi şu hadis-i şerife bakalım:
Ebû Ahvas (r.a.) şöyle rivayet ediyor: "Resûlullah'ın (a.s.m) huzuruna çok basit bir elbise ile gelmiştim. Bunun üzerine Resûlullah (a.s.m.) "Senin malın var mı?" diye sordu.
"Evet' dedim.
"Resulullah (a.s.m.), 'Hangi cins mallardan?' dedi.
"Allah bana deve, koyun, at ve un verdi' dedi.
"Resûlullah (a.s.m.), 'Madem ki, Allah sana bu kadar mal vermiştir; öyle ise Allah'ın nimetinin eseri, üzerinde görünsün' buyurdu." (Ebû Dâvud, Libas: 14)
* Giyilen elbisede dikkat edilecek mühim bir husus ta elbisenin temiz olmasıdır. Hz. Âişe (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Yâ Âişe (r.a.) bu iki elbiseyi yıka. Bilmez misin elbise tesbih eder ve kirlenince tesbihi kesilir." (Ramûz, c.2/500-4)

Giyinme âdabı
* Elbise giyilirken sağdan başlamak lazımdır. Ebû Hüreyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Elbise giyme ve abdest almaya sağdan başlayın." (Ebû Dâvud, Libas:41)
* Yeni elbise giyince dua etmelidir. Hz. Abdurrahman İbni Ebû Leyla'nın (r.a.) rivayetine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Sizden biri yeni bir elbise giydiğinde: "Bana vücudumu kendisi ile örtebileceğim ve hayatımda onunla güzelleşeceğim elbise ikram eden Allah'a hamd olsun" desin." (Ramûz, c. 1/62-2)

Peygamberimizin elbiseleri
Giyeceklerden ve giyinme şeklinden bahsettik. Şimdi de Peygamber Efendimizin (s.a.v.) elbiselerinden ve giyinme tarzlarıından kısaca bahsedelim:
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) .son derece sade, ama çok temiz giyinirdi. En sevdiği giyecek, gömlekti. (Şemâl-i Şerif/89)
Gömleklerinin kolları bileğine kadar olup daha uzun değildi. (a.g.e./90)
Giydiği elbiselerden en sevdiği yeşil bir Yemen elbisesi idi. (a.g.e./93) Peygamber Efendimiz yeşil ve beyaz rengini çok severdi.
Sarık, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kıyafetinin temel bir parçası idi. Sarık sarışları ve sarıkla ilgili hadis-i şeriflerden bazılarına bakalım:
Câbir radıyallahu anh'den: "Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, başında siyah sarık olduğu halde, Fetih günü Mekke'ye girdi." (Riyazü's Salinin, c.2/182)
Ebû Said Amr. b. Hüreys radıyallahu anh'den: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem'e bakıyor gibiyim: Başında siyah sarık olup ucunu iki omuzunun arasından uzatmıştı." (a.g.e., c.2/183)
Hz. Ali (r.a.) Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Muhakkak Allah Teâlâ bana Bedirde, Hu-neyn'de şu sarıklardan takan meleklerle yardım etti. Sarık, küfürle imân arasında ayırd edici bir alâmettir." (Ramûz. c. l /87-1)
Hz. Rükâne (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Takke üzerine sarık sarmak, müşriklerle aramızdaki farktır. Onu saran kimseye, her dolaması için, bir nur ihsan olur." (a.g.e., c. 1/223-15)

Ayakkabı giyişte âdap
Elbiseyi giyerken olduğu gibi, ayakkabıyı giyerken de sağdan başlamalı, çıkarırken ise ilk önce sol teki çıkarmalıdır.
Bu mevzu ile ilgili şu hadis-i şerife bakalım: Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet etti ve dedi ki: "Peygamber Efendimiz buyurdular ki: 'Sizden biriniz pabuç giymek istediği zaman önce sağ ayağını giysin, çıkarmak istediği zaman da, önce sol ayağından çıkarmaya başlasın. Sağ ayak, önce pabuç giyilen ayak olsun, yine sağ ayak sonra çıkarılan ayak olsun." (Şemail-i Şerif, 116)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kılık-Kıyafet Âdabı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Duâ Âdâbı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iLahiyat Forummum :: FIKHİ MESELELER :: |İslam Hukuku Konu ve Kaynakları|-
Buraya geçin:  
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
Konu Yazan GöndermeTarihi
Perş. Ekim 11, 2012 2:53 pm
Çarş. Ağus. 03, 2011 5:22 am
Paz Tem. 31, 2011 5:04 am
C.tesi Tem. 30, 2011 11:57 pm
Çarş. Şub. 02, 2011 5:45 pm
Ptsi Nis. 13, 2009 10:40 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:34 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:21 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:11 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:03 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:59 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:30 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:27 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:25 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:23 am
nursungurnur@hotmail.com
Powered by phpBB © phpBB Group
Copyright © 2007 By Admin Tomurcuk & Administrator
©PhPBB
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar