iLahiyat Forummum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
Konu Yazan GöndermeTarihi
Perş. Ekim 11, 2012 2:53 pm
Çarş. Ağus. 03, 2011 5:22 am
Paz Tem. 31, 2011 5:04 am
C.tesi Tem. 30, 2011 11:57 pm
Çarş. Şub. 02, 2011 5:45 pm
Ptsi Nis. 13, 2009 10:40 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:34 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:21 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:11 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:03 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:59 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:30 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:27 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:25 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:23 am

 

 destina/ebubekir biçer

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
|ŞehLâ|
Admin
Admin
|ŞehLâ|


Mesaj Sayısı : 232
Nerden : Saturn :)
Kayıt tarihi : 20/01/09

destina/ebubekir biçer Empty
MesajKonu: destina/ebubekir biçer   destina/ebubekir biçer EmptySalı Mart 17, 2009 4:58 pm

Bana ‘mecnun’ diyorlar, ben gerçekten mecnun muyum Destina? Kays çöllerde gezinirdi, onu herkes bilirdi, ben senin çöllerine düştüm ama senden başka bunu kim gördü ki Destina! Ben Kays’ım Destina, aşkın aşka ötelediği, dikenlerin ellerinin ucuyla topuklarından tutunarak yürüttüğü, yakıcı kum tanelerinin dudaklarında konakladığı, soğuk gecelerin dibinde yabanî acıların kalbini beyazlaştırdığı ve aşk acısını asil bir baht olarak kabullenen, gözü yaşlı, bağrı kanlı âşıkım! Dokun ne olur bir kere, bir kere dokun ve gör sensizliğimi, bir kere dokun ve gör içimdeki seni…

Sus Destina konuşma, uykusu bölünür büyülü kelimelerinin. Seni konuşturmamak için ben de susuyorum, bir kere konuşsam ay ışığı ürker sesimden. Sonra ışıksız kalırsın, yüzünü görmez olur gözlerim. Susalım Destina’m, susalım, ta ki sükût sözlerine başlamak için incir kuşlarını korkutmasın, uçup gitmesin ağaçların mütevekkil sessizliği…

Avuçlarıma damlayan bu yaşlar senin gözyaşların mı? Gözyaşların ne kadar ılık Destina, gözyaşlarınla ne kadar da güzelsin. Ağla Destina ağla, ağlamak aşkın da acının da ilâcı. Bazen sultanlar bir meseleyi çözemez de Destina, bir damla gözyaşı eritiverir kördüğümü. Ama sen ağlama, gözlerinin siyahlığına taşınır bulutlar... Sonra bulutlar gözyaşlarını gözlerinden ağlarsa, sel basar içimin vahasına ektiğim ayak izlerini. Ben ağlasam Destina senin yerine ve gözlerin ağrımasa senin ve gözyaşlarımın biriktirdiği ırmaktan yüzerek gelsen yüreğimin plâtosuna. Ve ben beklesem seni orada. Sahiden gelir misin Destina?
Kalbimi kanat Destina, kalbimin acımasından korkma. İstediğin zaman, her zaman gel, gir kalbime ve iyice kanat Destina, kalbimi kanatmandan usanırım sanma sakın. Hatta Destina, çokça kanat kalbimi, bundan ben çokça memnun olurum, ne kadar kanatırsan kalbimi o kadar mesut edersin beni. Ama Destina, kalbimi kanatırsan senin kalbin de kanar. Kalbinin kanamasından korkar mısın, kalbimi kanatmaktan vaz mı geçersin yoksa Destina? Eğer istersen Destina iki kere kanat kalbimi, eğer yetmezse daha çok kanatabilirsin, herkesin yerine kanatabilirsin…

İyi de Destina, benim kalbim zaten kanıyordu. Sana kanatabileceğin, kanatılmamış bir kalp veremediğim için üzgünüm Destina. Kanayan bir kalbi bir daha kanatabilecek kadar güçlü hissediyor musun kendini, yapabilir misin bana bu iyiliği? Başkası kanatmasın ne olur, sen kanat benim kalbimi, bıçak senin parmaklarının ucuyla girsin, sermest olup ruhunu seyrederken ben…

Kalbin ayna gibi Destina, kim baksa kendini görür. Kalbimi sana bir göstersem, kalbinden utanıp gecelerle doldurur gündüzlerini eşkıyalar! Serkeş gecelerimi senin adının kesik kesik inlemeleriyle okşayıp munisleştirdiğimi bilmez misin? Hırpani ve eprimiş esvapların içinde, çenemin titremelerini bırakırken gecenin hangarına, bir yangından çıkardığım “ya leyl, ya leyl” ismini beyaz inci taneleri gibi bırakarak yürümelerimi görmez misin? Belki de benim ıstıraplarımı görmemelisin Destina, sonra ıstıraplar musallat olur kalbine ve acıların yangını sıçrar şakrak gülüşlerine. En çok da gülüşlerin tükenirse tükenir umutlarım Destina, en çok da gülüşlerin tükenirse takmaktan yorulurum gecelerin gerdanına “ya leyl, ya leyl” incilerini… Aynaya bir kere baksam kalbin kalbimi çatlatır mı Destina?
Dağınıklığımı biriktirir göz kapaklarıma ellerin günlerin yaprakları arasından ve beni toparlamak için eziyet edersin ellerine. Bırak beni Destina, bölüne bölüne küçüleyim, bölüne bölüne biteyim konakladığın dağ başlarında… Bırak beni ki ateşe düşen bir yağmur damlası gibi aniden şekil ve mana değiştireyim yetişmek için ardından. Ama eğer çok istersen; tut elimden Destina, tut elinden kaldır içimdeki yürümeyi öğrenemeyen çocuğu, tut ellerinden kaldır bacaklarında derman kalmamış ihtiyarı... Tut ellerinden yürüt şu dumanlı dağları, tut ellerinden yürüt umutsuz denizleri, tut ellerinden yürüt yaşlı ağaçları… Tut ki koluma kanadıma yerleşen bu dost acizliğim senin azizliğinle hoşnut olsun. Sen gülümsesen Destina bir kere, pamuğa düşen bu ateş öbekleri güle döner…

Ah Destina, gecenin sessiz serinliği içinden akan bir su sesi gibi sesin ve nefesin bir su sesine değen rüzgâr bûsesi… Sesin ne kadar da su sesi Destina, biraz konuş n’olur, biraz konuş da susuzluğumu bırakayım çöllere küskün ırmaklara. Biraz konuş n’olur, sözcüklerinle gün ışığını çıkarayım yarına, biraz konuş n’olur, göz kapakları kapanmasın çaresiz yüzüme çare gözlerinin. Sesin ne kadar da serin Destina! Ne kadar da deniz…

Yorgunum Destina, çıplak ayaklarımı yakan şu kumlar sadece ayaklarımı yakmıyor artık, dizlerimi de yakıyor, ellerimi kollarımı da yakıyor, hatta bütün bedenimi... Çevremde dolaşıp durma Destina, canını yakabilir canımın yangını. Canın yanarsa benim canım, küle döner. Yok eğer hakikaten küle dönüşmeden bir iyilik yapmak istersen, diz çök dizlerimin dengine, diz çök ve ellerimden tutunup bak gözlerime, gözlerime bak bir kere daha ve canım kül olmadan canımı gözlerine kurban edeyim. Gözlerine köleler azat etsem Destina, köleliğinden azat eder misin beni?

Ah Destina, sen ay ışığından beslenip büyüyen bir gülsün, ben boyuna seni biriktiren bir mecnunum. Sana ne verebilirim ki… Ben senden özge hiçbir şey görmedim hayatta ve sensizlik hayatsızlık demekti zaten. Hep seni biriktirdim Destina, sabah ezanlarında, öğle sıcağında, ikindi serinliğinde, amber sarısı akşamlarda, yatsıların geceyi yüreğime bırakan huzur saatlerinde. Benden ne istersen veririm ama bil ki ne alırsan ‘kendini’ almış olursun. Ben, senden başka neyim ki Destina, hâlâ anlamadın mı?

Sen aşkın sembolüsün Destina, oysa ben cinnetin… Sen ne kadar talihlisin Destina, ama ben de bedbaht değilim… Sıfatım adım oldu, adım mecnuna çıkmasaydı seni sevdiğime cümle âlem gümân getirirdi! Seni sevmek, sevgilerin en durusu, en safı; seni sevmek, sevginin vazifesini yerine getirmesi…

Hayat apansız bitebilir Destina, ardımızda dile düşmüş rüsvaylığı kalır aşkımızın. Hayat apansız bitebilir Destina, geride ‘tamamlanmamışlığımız’ kalır. Geride yürünmemiş gibi yollar kalır. Dünya bize ne verebilir ki, şunun şurasında toprak olmamıza ne kaldı, mutlu olmak zorunda değiliz hayatta ve zihnimizi bir mutluluk düşünün yorgunu hâline getirmeyelim. Neden hiçliğe sürgün ediyoruz kendimizi? Özgür bırakalım bilincimizi ve soyunalım yeryüzünü kalbimizden… Bırakalım aşktan maada her şeyi…

İstersen içimi aç, aç içimi; sayfalarımı çevir, çevir sayfalarımı; dokun harflerime, harflerime dokun; oku beni, beni oku Destina; bitir, tüket, yok et beni!..
Değil derdim Kavuşmak Destina, ayrılığın ateşinde saklı sırrım ve bu ateşin aydınlığında görür oldum aşkın bin bir rengini. Aşk ne kadar renkli, aşk varken kavuşmak ne ki Destina? Gözlerinin gördüğü bütün ‘var’, aşkın bir ışığının yansımasından ibaret… Aşkın tercihi olmuşsa kalbim belki de asıl kötü olan vuslat. Ama yine de gideceksen, son nefesimi de al da git Destina! Son nefesimin şeffaf bedeni ayaklarına kapanmak için nicedir beklemekte azize!

Aşkın bize ‘şahsımıza özel’ verilmediğini, kavuşturmak için yakmadığını içimizi, adımıza kara çalarken acı çektirse bile amacının acı vermek olmadığını, aşkın hedefini işaretlemek istediğini… Aşk bizim öykümüz üstünden kendini anlatıyor, aşk bizi seçmiş Destina! Aşka mahkûmuz, aşka mecburuz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://ilahiyat.forummum.com
 
destina/ebubekir biçer
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Martin Lings (Ebubekir Sıraceddin)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
iLahiyat Forummum :: İLAHİYAT FORUMMUM - KÜLTÜR & SANAT & TARİH :: İlahiyat Forummum |Nesir,Makale ve Deneme Yazılar|-
Buraya geçin:  
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
Konu Yazan GöndermeTarihi
Perş. Ekim 11, 2012 2:53 pm
Çarş. Ağus. 03, 2011 5:22 am
Paz Tem. 31, 2011 5:04 am
C.tesi Tem. 30, 2011 11:57 pm
Çarş. Şub. 02, 2011 5:45 pm
Ptsi Nis. 13, 2009 10:40 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:34 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:21 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:11 am
Ptsi Nis. 13, 2009 10:03 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:59 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:30 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:27 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:25 am
Ptsi Nis. 13, 2009 9:23 am
nursungurnur@hotmail.com
Powered by phpBB © phpBB Group
Copyright © 2007 By Admin Tomurcuk & Administrator
©PhPBB
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar