Çin Dinleri'nin en eskisi ve en büyüğü Konfüçyüs dini (43)'dir.
Dinin kurucusu Konfüçyüs (M.Ö. 551-479) adındaki bir filozoftur. Şantung eyaletinde doğmuş ve orada ölmüştür. O zamandan beri bu eyalet Çinlilerce kutsal sayılır. Konfüçyüs'ün hayatında başarılı bir öğretmenlik dönemi vardır. O'nun en önemli özelliklerinden biri kendine aşırı güvenidir. Bütün hayatı boyunca insanları, iyiye, doğruya ve şerefli yaşamaya yönelten, inandığı prensipleri yaymak için kitaplar yazan Konfüçyüs, daha çok akla hitap metodunu kullanmış, mistik bir tavır takınarak metafiziğin her türünü reddetmiştir. Sadece insanla ilgili nesnelerle ilgilenen Konfüçyüs'e bundan dolayı Çin Sokrates'i denmiştir.
Konfüçyüs, hiçbir zaman Lao-Tseu gibi ilâhî bir kuvvetin elçisi olduğunu iddia etmemiştir. Dini konular üzerinde fazla konuşmamasına rağmen, çoğu zaman O, kutsallaştırılmıştır. (44)
Çin'de Konfüçyanizm'den önce, atalara saygı, yer ve gökteki tanrılara tapınma, gelecekten haber verme, mukaddes varlıklara kurban sunma ve yüce varlık (Şang-Ti)'a inanış vb. biliniyordu. Çin'de hemen her devirde değişmeyen dinî özellik atalara gösterilen bağlılık ve saygıdır. İnançlarına göre insanın kökü atalarındadır.
Konfüçyanizm'de insanın evlenmeden veya bir erkek evlât bırakmadan ölmesi büyük günah sayılır. Çünkü erkek evlâdın, ata ruhlarına ibadeti devam ettireceğine inanılır. Ata ruhları her aile için özel koruyuculuk görevini yerine getirir.
Konfüçyanizm Vu-Ti (M.Ö. 140-87) zamanından 1912 yılına kadar devletin resmî dini kabul edilmiştir. Bir bakıma Konfüçyanizm, geleneksel Çin Şinizmi'nin kaideleşmiş şeklidir. Yaklaşık XVII ve XVIII. yüzyılda Avrupa Hristiyan dünyası, ilk olarak Çin din kültürünü Cizvit misyonerleri vasıtasıyla tanıyınca Konfüçyüs'ün doktrini de dikkatleri çekmiştir.
a) Kutsal Metinleri
Konfüçyanizm'in mukaddes kitapları, Konfüçyüs'ün öğrencileri tarafından büyük bir dikkatle toplanmıştır. Bu metinler Konfüçyüs'e isnad olunan (Ta-Hio, Tehoung-Young) ve (Loun-You) iki kitaptan meydana gelmiştir ve 1- Klasikler, 2- Kitaplar diye iki kısımda incelenir.
Konfüçyüs bütün eski Çin metinlerini (sosyal, dinî, ahlâkî gelenek, görenek) gözden geçirmek suretiyle atalar kültüne dayalı Çin Medeniyetini ortaya koymak istemiştir. Konfüçyanizm' in en önemli dinî metinleri olan Beş Klasik şu kitaplardan meydana gelmiştir.
1- Değişiklikler Kitabı, 2- Tarih Kitabı, 3- Şiirler Kitabı, 4- Törenler Kitabı, 5- İlkbahar ve Sonbahar Vekayinameleri.
Sung Hanedanı tarafından (XI. yüzyıl) bir araya getirilen diğer dört kutsal metin de şunlardır:
1- Konfüçyüs'ün Konuşmaları, 2- Mansiyus'un Sözleri, 3- Ortayol Doktrini, 4- Büyük Bilgi. Bu kutsal metinler üzerine Çin bilginlerince yazılan tefsirlerin en meşhuru Tehou-Hi'nin eseridir.
b) Tanrı İnancı
Bilindiği gibi Konfüçyüs hiçbir zaman kendine "Din Kurucusu" denilmesini istememiştir. O'nun doktrini ancak ölümünden sonra bir din olarak kabul görmüştür. Konfüçyüs daha çok ülkenin sükunetini sağlayarak eski tören ve gelenekleri yeniden canlandırmak istemiştir.
Genel olarak Çin dini tarihi incelendiğinde her zaman karşımıza büyük Tanrı olarak daima Gök Tanrı (45) inancı çıkmıştır. Gök Tanrı adından da anlaşılacağı üzere "Yukarıdaki Tanrı", "Göğün Efendisi" diye anılmıştır. O'nun aşağısında ise görünmeyen varlıklar âlemini temsil eden hava cinleri, periler, bulut, su, dağ cinleri ve ata ruhları gelir.
Konfüçyanizm'deki "Tien" Yüce Varlık dışında, tabiat düzenini idare eden, her şeyin üstündeki varlık, yaratıcı kudret terimlerinin de karşılığı olarak kullanılmıştır. (46)
c) Devlet ve Halk Dini Olarak Konfüçyanizm
Konfüçyanizm'de ayrı bir rahipler sınıfı olmadığı için ayinler genellikle devletin yetkili memurlarınca yönetilir. Dünyanın üstün idarecisi Gök Tanrı için yapılan törenleri hemen ekseriyetle imparator yönetir. Her yıl 22 Aralık gece yarısından sonra başlayan bu törenler adaklar, içkiler, yiyecekler ve müzikli alaylar şeklinde icra edilir. Pekin'in güneyindeki dünyanın en büyük mihrabı sayılan üç teraslı beyaz mihrabın çevresinde yapılır.
İnaçlarına göre yeryüzüne ibadet daha aşağı dereceden bir tabiat kuvvetine tapınma şeklidir. Yukarıda işaret edilenin dışında, her yıl yapılan güneş ve ay ibadeti ile ilgili ayinler de yine devlet görevlilerince yürütülür. Ancak bu tür bir devlet dini anlayışı son yıllarda terkedilmişe benzemektedir. (47)
Halk ibadetinde en yaygın olan anlayış atalara ibadettir. Konfüçyüs'ten önce de çok yaygın olan bu ibadet, O'ndan sonra da devam etmektedir; çünkü bu dinin mensupları ölmüş ata ruhlarının ev veya mezarın etrafında dolaştıklarına inanırlar. Bu bakımdan evin sakinleri belli zamanlarda, ölüleri için kutsal birliği sağlamak üzere yiyecekler hazırlamayı bir görev bilirler. Konfüçyanizm'de önemli bir yer tuttuğu için ruhları rahatsız etmekten son derece sakınılır.
ç) Talimleri ve Özdeyişleri
Konfüçyanizm dinî bir sistem sayılmadığı için, daha çok ahlaki ve siyasi yönü ile incelenmiştir.
Konfüçyüs hiçbir zaman vahiy aldığı iddiasında bulunmamıştır. O sadece cemiyetin bir üyesi olduğunu, herkesin gücü nisbetinde görev yüklenmesi gerektiğini, bunun, Allah'ın iradesiyle uygunluk anlamına geldiğini telkin etmiştir. Konfüçyüs'ün manevi varlıklar hakkındaki görüşünü açıklamadığı ancak ölümden sonraki hayat hakkındaki düşüncelerini açıkladığı bilinmektedir. Bununla beraber O' nun talimlerinin daha çok bu dünyaya yönelik olduğu söylenmektedir.
Öğrencilerinden biri; bir adam iktidarı ele geçirince ne yapması gerektiğini sorunca O, "Adının hakkını vermeğe çalışmalıdır" cevabını vermiştir. Sonra bu sözün kapalılığını gidermek için şöyle demiştir: Hükümdar hükümdar olsun, memur memur olsun, baba baba olsun, oğul oğul olsun. İşte hükümet etmek budur.
Öğretileri en büyük ilgiyi Han Hanedanı'ndan görmüştür. Büyük Bilgi ve Ortayol Doktrini adlı kitapların yayınlanması da bu zamanda gerçekleşmiştir. O'nun talimleri ile ilgili esasların yer aldığı Künfüçyüs'ten Seçmeler Kitabı, çömezlerin gayretiyle derlenmiştir. İşte o kitaptan seçme özdeyişlerden bazıları:
1- Oğuldan istenen babaya, memurdan istenen hükümdara, kardeşten istenen ağabeye, arkadaştan istenen de kendisine verilmelidir.
2- Temkinli olanlar pot kırmaz.
3- Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına yapmamalıyız.
4- İnsanlar prensiplerine hakim olabilir. Prensipler insanlara hakim olamaz.
5- Düşünmeden öğrenmek, boşuna zaman harcamaktır.
6- Bilgi desteğinden yoksun bir fikir, tehlikelidir.
7- Sizden üst durumda olan birinin beğenmediğiniz halleriyle sizden alt durumda olan birine davranmayın.
d) Ahlâk Anlayışları
İlgili bölümlerde de açıklandığı üzere Konfüçyanizm, bir dinden çok, ahlâkî sistem olarak algılanmıştır. O, ahlâkî prensiplerinde cemiyet ve milletin ıslahı ile mutluluğunu sağlamayı hedef almıştır. O, bir yandan toplumu saadete ulaştıracak prensipler koymuş, diğer yandan da Çin'in eski dinî tasavvurlarını canlandırmaktan geri kalmamıştır. Hiçbir zaman öbür dünya'nın varlığını inkâr etmemiştir.
Konfüçyüs, topluma daimî olarak hata işlemekten uzak kalmalarını hatırlatmış, işlenen bir suçun cezasının mutlaka bu dünyada görüleceğine onları inandırmaya çalışmıştır. O her fırsatta çevresindekilere birbirlerinden özür dilemeleri gerektiğini telkin etmiş, insanın her zaman hatadan salim olamayacağına dikkat çekmiştir.
Konfüçyanizm'in ahlâkî prensiplerini, Büyük Bilgi adlı eserinde görmek mümkündür. Bu kitabında Konfüçyüs barışı sağlama yolunun bizzat insanın kendi benliğinde tecelli etmesi gerekdiğine dikkat çekerek ancak kendisi ile barışık olan insanın ev halkını , çevresini ve nihayet milletini yönlendirebileceğini belirtmiştir. O'na göre beş fazilet vardır: 1- İyilik yapmak, 2- Güvenilir bir şahsiyet olmak, 3- Dürüst davranmak, 4- Terbiyeli olmak, 5-Tedbirli hareket etmek.
Başarının her zaman faziletin varlığı anlamına gelemiyeceğini söyleyen Konfüçyüs ancak iyilikte ısrar etmek suretiyle hikmet ve faziletin bir anlam taşıyacağını açıklamıştır.
Konfüçyüs'e göre ahlâkî telkinlerin meyve verebilmesi için şu ana temeller üzerine oturması şarttır.
1- Kültür, 2- Ahde vefa, 3- İş idaresi, 4- Üste karşı dürüst davranma.
Ahlâkî olgunluğun temel öğelerini teşkil eden insanî ilişkileri Konfüçyüs beş maddede toplamıştır:
1- Amir-memur ilişkisi, 2- Arkadaş-dost ilişkisi, 3- Karı-koca ilişkisi, 4- Ana-babanın çocuklarıyla ilişkisi, 5- Kardeşler arası ilişkiler. Sosyal hayatın bütün yönlerini içine alan bu beş esas, bütün diğer ahlâkî sistemlerinde vazgeçemeyeceği prensiplerin başında gelmektedir. Konfüçyüs'e göre hayırseverlik ve adalet, ahlaki olgunluğu tamamlayan iki önemli meziyettir. Toplumda bazı görevler sırf ahlaki oldukları için yapılmak zorundadır. Menfaatler adaletin gerçekleşmesini önleyen en büyük faktörlerdir. Onun için insanları bu duygudan uzaklaştırmak gerekir.
(43) Bu terimi daha çok Batılılar kullanmaktadır. Dinin asıl adı Kung Chiao'dur. Türkçe'de bu terim kaşılığında bazı Dinler Tarihçileri "Konfüçyanizm" terimini kulanmaktadır.
(44) "Eğer insan hayatı tanıyamazsa ölümü nasıl tanıyabilir?" sözü Konfüçyüs'ün doktrinlerine temel olmuştur.
(45) Gök Tanrı karşılığında bazı metinlerde "Tien" kelimesi kullanılmıştır. Konfüçyüs Yüce Varlık'ı ifade etmek için de "Tien" terimini seçmiştir.
(46) Konfüçyanizm'de "Tien" teriminden ayrı olarak Tao (insanın yürüyeceği doğru yol) deyimi de kullanılmıştır.
(47) H.Gazi Yurdaydın. M.Dağ, a.g.e., S.152.