Abbasiler zamanında sultan mübarek bir zatı zaman zaman çağırıp "Dünya ahvalinden ne var?"diye sorarmış.Mübarek zat da cevap olarak "İyiler iyilik buluyor,kötüler kötülük buluyor","iyiler iyilik yapıyor,kötüler belalarını buluyor",gibi cevaplar veriyormuş.Bağdat'ta bu mübarek zatın hoca kılığına girmiş hain bir komşusu varmış bir gün demiş ki:"Komşu! Sen hergün sultanın huzuruna çıkıyorsun,benide birgün çıkarır mısın"? Bu mübarek zat da komşusuna ikramlarda bulunduğu halde bakmış ki kalbine fesat tarlası... Fakat kalp kırmak yok,kötülüğü yüzüne vurmak yok,üzmek yok belli etmek yok."Peki"! demiş,beraber gitmişler;fakat o gün mübarek zat ağzındaki bir problemden dolayı sultanı rahatsız etmemek için ağzına mendil kapatmış.
Sultan yine aynı suali sormuş,mübarek zat aynı cevabı vermiş: "İyiler iyilikle karşılaşıyor,kötüler de kötülüklerle karşılaşıyor"demiş. Mübarek zat çıkarken komşusu "Ben biraz daha kalmak istiyorum!" demiş ve sultana şunları söylemiş: "Ben gıybetten korkarım,kimsenin arkasından da konuşmak istemem ama bunu size söylemezsem vebal altında kalırım. Bu benim komşum var ya,hergün senin huzuruna geliyor ama bana diyor ki: 'Sultanın ağız kokusundan bıktım!' Onun için ağzına mendil kapattı." Padişah çok şaşırmış,lakin inanmış."Öyleyse ona son bir iyilik yapalım" deyip "Hamilini hallet!" yazılı bir evrakı zarfa koyup "Bunu ona ver baş vezire versin!" demiş. Bu kötü niyetli adam "Yine komşuma iyilik edecek,mükafat verecek, bu mükafata ben kavuşayım!" diye baş vezire evrağı kendi götürmüş. Ertesi gün mübarek zat sultanın karşısına gelince "Sen ölmedin mi?" demiş padişah. Bu zat da "Ölmem mi lazımdı?" diye hayretini belirtmiş. Sultan meseleyi anlamış ve yine aynı suali sormuş: "Dünya ahvalinden ne var?" Mübarek zat da aynı cevabı vermiş "İyiler iyilikyapıyor,kötüler belalarını buluyor." Sultan demiş ki: "Vallahi buluyor,billahi buluyor!"