Yirmi küsûr gün. Üçüncü hafta... Dört yüzden fazla ölü çocuk, kadın ve yaşlı... Yıkılmış binalar. Tarümar olmuş aileler. "Allahım beraber ölelim” duaları ve ben bu gün "Ama Filistinlilerin de hatası var" diyen sözler işittim..
Yirmi küsûr gün. Arıyorum. Durmadan arıyorum. Enkaz altında kalmış cesetleri arar gibi, bir umudu besler gibi, beynimi tırmıklayan sorularımın cevaplarını arıyorum.
Üçüncü hafta... Küçük çocukların neden katledildiğini bana açıklayabilecek yürekler arıyorum. Bir yanda Filistin bombalanırken, diğer yanda İsrailli annenin çocuklarına bu görüntüleri havai fişek seyrettirir gibi seyrettirmesini ve bu olaya nasıl bir izah getirebildiğini anlatabilen vicdan arıyorum!
Açık bir mezarda, adı Gazze olan bir mezarda çocuklarının ölümünü seyreden bir annenin suçunun ne olduğunu bana sesi titremeden anlatabilecek bir lisan arıyorum! Bir değil, bir çok yavrusunun ölüm haykırışlarını duyan babanın hangi günahının infazına mahkum edildiğini göz yaşlarına boğulmadan açıklayacak bir hâkim arıyorum.
Üçüncü hafta bitip dördüncü haftada ilerlerken, adalet-i mahza ile adalet edilse bile bir halkın nasıl bu denli hatalı olabileceğine dair bir kanıt arıyorum. Bulamıyorum.
Ve ülkemde birçok kişinin sessiz olduğunu görüyorum bir kaç hassas yürekten başka kalbin ritminin bozulmadığını hissediyorum.
“Savaşa hayır!” diyenler nerede?
Halkların eşitliğini savunan insanlar nerede? Enternasyonalist görüşlerin bayraktarları nasıl olur da bu denli sessiz kalabilirler?
Gazze bu gün insanlığın, vicdanın, adaletin, mertliğin gömüldüğü, gömülmeye çalışıldığı bir soykırım çukurudur.
Ve bu zulme insanlıktan nasibini almış hiç kimse razı olamaz. Sessiz kalamaz. Kalmamalı.
Hiç bir günahı olmayan insanlara ambargo uygulayan, önce açık bir cezaevine sonra da bir mezara kapatan, kanlarını akıtan, yıllar ve nesiller sürecek travmaya mahkum eden İsrail’in ürettiklerini tüketmemeye, boykot uygulamaya, alternatif üretmeye çağırıyorum herkesi.
Ve dualar dualarımıza eklensin. Ve yumruklar yumruklara güç versin. Her birimiz elimizde ve yüreğimizde birer meşale taşıyalım aydınlık sabahlara ulaşabilmek için.
Ya Rabbi bizlerin her birini bir Salaheddin kıl.
Her birimizi birer Ömer, Ali ve Osman eyle.
Ya Rabbi bizleri Ebu Bekir sağlamlığı ile sağlamlaştır. Ömer’in gözü pekliği ile kuvvetlendir. Allah’ım her Firavun’a karşı Musa yarattığın gibi, Nemrud’a İbrahim yolladığın gibi, Calut’u Davud`un sapan taşı ile helak ettiğin gibi; içimizden Musa’lar, Davut’lar, İbrahim’ler çıkar.
Zulmün karanlığına ve ahlaksızlığına karşı bizleri, tüm insanlığı selametli sahillere çıkaran tayfa ve kaptanlardan eyle.
Ya Rabbi ellerindeki gücü ve hâkimiyeti, tahripten başka hiç bir şeyde tasarruf etmeyenlerden bu imkanları al ve tamirle muvazzaf, iyilik üretip iyilik yayan hayırlı kullarına nasip et.
Ve ya Rabbi, senin cennete ulaşmamız için açtığın bu dünyayı herkese cehennem kılan bu sefih zalimlere cehennemi yarattığın ve va’dettiğin için sonsuz şükürler olsun sana...
Sonsuz şükürler olsun, sonsuz şükürler olsun...
Yasemin Civelek / Boyut Haber