Bir hadis-i şerifte, en hayırlı gencin özellikleri nasıl anlatılıyor?
Bir gencin Allah’ın hoşnutluğunu kazanması hangi hususlara bağlıdır?
Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz,
“Gençlerinizin en hayırlısı,
(sefahetten uzak durmakta ve temkinli davranmakta)
ihtiyarlara benzeyendir.
Yaşlılarınızın en fenası ise,
(başını gaflete sokmakta ve nefsinin arzularına uymakta heva perest)
gençler gibi yaşayandır.” buyurmuştur.
Bu itibarla, ister kadın ister erkek en hayırlı genç,
bir ayağı kabirde yaşlı bir insan edasıyla
sürekli ölümü ve ölüm ötesini düşünen,
âhiretine azık tedarik etmek için çalışıp didinen,
gençlik heveslerine esir olmayan ve gaflette boğulmayan gençtir.
O, nefsânîliğin en azgın olduğu dönemlerde bile,
öteler iştiyakıyla coşup cismanî arzularını gemleyebilmiş,
kulluğu tabiatının bir derinliği haline getirmiş
ve kendisini Hakk’ın yoluna vermiş bir adanmış ruhtur.
Yaşı açısından daha küçücük bir çocuk iken,
Allah Teâlâ’nın hususî lütuflarına mazhar olan ve kendisine
hikmet verilen Hazreti Yahya (aleyhisselam) bu yiğitler için en güzel örneklerden birisidir.
Rivâyete göre; yaşıtı olan çocuklar,
“Yahya, gel, sen de bize katıl; beraberce oynayalım!” dedikleri zaman,
“Ben, oyun için yaratılmadım” diyen Aziz Nebî,
oynamak çocukların şiarı olmasına rağmen,
kendisi daha o yaşta hilkatin gayesini kavramıştı.
İşte, en hayırlı genç, Hazreti Yahya gibi, daha hayatının ilkbaharında,
kulluğunun farkına varıp dünya misafirhanesini ebedî saadetin kapısını
açmak için bir vesile olarak değerlendiren delikanlıdır.
Genç, iman gücüyle şahlanıp iradesinin hakkını vererek nefsanî arzularını sınırlayabilen, her gün birkaç defa
kendini hesaba çekerek davranışlarını kontrol altına alabilen,
silkinip gönül dünyasında dirilerek gerçekten var olduğunu ortaya koyabilen,
en ulvî hislerle mamur ettiği gönlünü fizik ötesi
âlemlere de açık hale getirendir.